İKSV direktörü Harun İzer şöyle söylemiş:
"Caz müziği gibi biz de yerimizde saymak istemiyoruz; değişmek, gelişmek, farklı seslere açık olmak istiyoruz. Bazen eski cazcılar bunu sevmiyor ama zamanında Coltrane de bir önceki kuşak cazcılar tarafından pek ağır eleştirilmişti – zaman onu da haklı çıkardı.”
Abi ne alakası var? Sizi caz müziğini "sulandırdığınız" için eleştiriyoruz. Sanırsın Coltrane albümüne Cher'i davet etmiş de eski cazcılar ondan burun kıvırmış. Mesela demişler ki "müzikal monotonluk içerisinde bir egzersiz gibi"... Niye böyle demişler abisi? Çünkü A Love Supreme'i çıkarmış adam. Açılışta Acknowledgement var. 1965 için sıra dışı bir şey. Serbest zamanlı, armonik döngüsü kısır ve çok kısa bir cümle parça boyunca sündürülüyor. Beğen, beğenme fark etmez. Önemli olan şu, adam cazın sınırları içerisinde bir şey koymuş ortaya. Bu sınırlar içerisinde kendine yer bulamadığı zaman da o sınırları esnetmenin yolunu bulmuş. Fakat bu albüme Cher'i konuk etseydi biz 2021 yılında hâlâ Coltrane dinliyor olmazdık. Vikipedi'deki biyografisinde de 1965 sonrasında bir akıl hastalığına yakalandığı yazardı. İKSV'nin ve direktörünün yeni seslere açık olmak, gelişmek, değişmek falan gibi bir gayesi yok. Özel hayatlarında böyle olabilirler, bilemem fakat bu kurumun böyle bir şeyi hedeflemediği kabak gibi ortada. Zaten söyleşinin bir yerinde Harun Bey demiş ki;
"Festivale ilgiyi taze tutmak, genç veya caz dışı dinleyiciye erişerek onların caz müzisyenleriyle de tanışmalarını sağlamak" için caz dışı müziklere de festivalde yer veriyoruz.
Asıl sebep tabii ki bu, yoksa farklı seslere açık olmak bilmem ne bunlar traş. "Etkinliklerimizin çevre etkisi, kadın-erkek sanatçı dengesi gibi konulara da önem vermekteyiz"... Off... Ya bi siz eksiktiniz buna önem vermeyen. Bu amentüden içimiz şişti artık ya. Ulan olimpiyatlara bile musallat oldular. Üç-beş delinin lafıyla koca olimpiyat seyircisiz başladı, bitti iyi mi? Açık havada yarışan, tüm kafilesi aşı olmuş takımlar, birbirlerinden en az 1 metre uzakta durmalarına rağmen olimpiyat boyunca maskelerini çıkarmadılar. Bilim31 dininin farzları. Olimpiyattan çok sirk gösterisine benzedi. Herhalde bundan daha sönük, daha zevksiz bir olimpiyat daha olamaz. Olimpiyatların ekonomideki karşılığı da Davos biliyorsunuz (World Economic Forum). Bunun kurucusu bir herif var, Klaus Schwab. "2021 yılında Singapur'da toplanalım" demişti. Bu haftaydı ama iptal oldu. Covid falan. Neyse efendim bu toplantının davetini Prens Charles yapmıştı. Youtube'da var. Konuşmasının ana konusunu şöyle özetlemişti gazeteler:
"Prens Charles pandemi sonrası kurulacak düzenin dayanıklı, eşitlikçi ve sürdürülebilir olması gerektiğini söyledi. Bu düzenin aynı zamanda çevreci, toplumcu ve yönetişimci olması gerektiğine de dikkat çekti"
Vay be. Ne büyük konuşmuş herif. IMF başkanı durur mu, o da çıkmış kürsüye demiş ki:
"Büyüyelim ama yeşilce, akıllıca, adilce büyüyelim”
İnsanın tüyleri diken diken oluyor yahu. Bu feraset ve hamiyet karşısında gözleri yaşarmayacak var mı aranızda? Şu gerizekalıları dinleyip de Trump'ı özlememek elde değil. Neyse, işte İKSV direktörünün lafları da Prens Charles'ınkiler gibi bomboş. Biz İKSV'yi neyle eleştiriyoruz yazayım da derli toplu dursun burada. Biz derken de Türkiye'deki caz dinleyicilerini kast ediyorum. Her ne kadar homojen bir kitle olmasak da sayımız çok değil, az buçuk tanırız birbirimizi. Bu vakıf, kuruluş amacının "kültür ve sanatın gelişimi" olduğunu söylüyor. Üstelik "hiçbir kâr amacı da gütmüyor"muş. Peki. Biliyorsunuz iki tane müzik festivali düzenliyor vakıf. Birisi İstanbul Müzik Festivali öteki de İstanbul Caz Festivali. Neden pop yahut rock festivali düzenlememişler? Çünkü zaten bunların gelişmesi için bir katkıya gerek yok. Zaten popüler türler. E madem öyle neden caz festivali içine Altın Gün'ü, Mabel Matiz'i, Melike Şahin'i falan sokuyorsun abi?
"Biz de kendimizi sadece “caz” olarak görmüyoruz, adımızda hem İstanbul hem de festival var"
Yapma ya? Ulan ne hazırcevap adam. Abicim madem öyle İstanbul Müzik Festivali'ne neden çağırmıyorsun bu isimleri? Bak onun isminde caz da yok, klasik müzik de yok. Sadece müzik ve İstanbul var. Bunun adı adam sikmek. Caz dinleyicileri haklı olarak kırılıyor, üzülüyor, öfkeleniyor çünkü bizi salak yerine koyuyorsunuz. Hiçbir aklı başında, ciddi caz dinleyicisi bu festivale gitmez. Ben işitmedim. Ne için gideceksin ki? Dinlemeye değer bir-iki isim var (zorlasan) onlar da park ve bahçelerde çalıyor. "Kuş sesleri, ağaç gölgesi ve caz" yazmışlar bir de. Ne kuşu ya? Üç-beş karga, üç-beş tane de güdük akasya ağacından bahsediyor. Rüzgardan, uğultudan, şehir gürültüsünden zaten hiçbir şey anlaşılmıyor. Bu müzik İstanbul parklarında çalınacak müzik değil. Şanışer mi lan bu?
Ezcümle; böyle sallapati, lakayt, boktan bir festival olmaz olsun.