Sinem Sal'ı duydunuz mu bilmem. Sosyal medya şairi. Kendisi hakkındaki görüşlerim beni tanıyan herkesin malumudur. Cinim kadar sevmem. Şiir sokakta diye bir vandallık vardı bir ara. Galiba onu da Sinem başlatmıştı. Neyse şimdi de "Beyoğlu'nu geri alıyoruz" diye bir şey yazmış twitter’a. Manifesto gibi de bir şey karalamış. Uzun uzun yazmayacağım merak etmeyin. İsteyen açar okur zaten. İcmalen diyor ki:
Yıllar içerisinde Beyoğlu çok değişti; Beyoğlu'nun simge mekanları (İnci Pastanesi, Emek Sineması vs.) bir bir kapandı ve yerlerini zincir mağazalar aldı. Beyoğlu’nu yeniden kültürün, sanatın, müziğin, hayatın merkezi yapmak istiyoruz. Bunun için herkesi Beyoğlu'na davet ediyoruz.
Bu kadar.
Niyeti gayet sarih. Amacını gerçekleştirmek için seçtiği yöntem, metnin üslubu falan filan bunlarla ilgilenmiyorum. Benim yazımın konusu değil. Neyse efendim Pınar Üzeltüzenci buna bir güzel döşenmiş "Arap düşmanlığını örgütlüyorsunuz" yani diye. Abla ne alaka Arap düşmanlığı? Metnin neresinde bu yazıyor veya neresinde böyle bir ima sezdin? Yine mağdur olmayı, ekmeğini yiye yiye bitiremediğin ötekiyi yine nasıl meze ettin bu tartışmaya? Dil, ağrıyan dişi yoklar hesabı, karının aklı fikri Araplarda, ötekinde, berikinde.
Neymiş, Beyaz Türkler kenti, caddeleri ortak alan değil, sahip olunacak, “geri kazanılacak” bir ganimet gibi görüyormuş. Bu karı Nalan sokağı tabelasının fotoğrafını çekip "sokakları geri alıyoruz" diye paylaşan karı ha. Pişkinliğin böylesine ne denir bilmiyorum.
Beyaz Türkler Arapları, Afganları sevmiyormuş da ondan Cihangir'den Kadıköy'e taşınmışlar. Florya sahilinde "Allah-u ekber" nidalarıyla denizde eğlenen Araplar da az bile yapmışmışlar. Nereden yazmış bu tweet'i peki? Datça!. Hayatında Kurtuluş-Kadıköy-Cihangir kabuğundançıkmamış ve Bağcılar görmemiş bu tiplerin, beyaz götlerini yaydıkları Datça sahillerinden, ellerindeki Iphone bilmemkaçlarıyla sınıfsal, mınıfsal falan diye tweet atarak erdem budalalığı yapmaları hakikaten arsızlık. Bu tipler her şeyden, herkesten nefret eden; kendisini her daim hayattan alacaklı gören cemiyet ve fert için zararlı kimseler. Bunların derdi `öteki`nin hakkını savunmak değil, diğerlerine saldırmak. My Octopus Teacher diye bir belgesel var bilmem izlediniz mi, yahu karı ona bile sataşmış (nefis bir belgesel bu arada, öneririm). "Beyaz adamın haddi olmayan yerlere burnunu sokması"ymış. "Erkeklik krizlerini günlerce bir ahtapotu stalk ederek aşmaya çalışan bir neo-sömürgeci yavşağın hikayesi"ymiş. Harun da koltuk çıkmış. İzlerken baygınlıklar geçirmiş, zavallı ahtapot belgesel boyunca sadece 10 dk görünüyormuşmuş. White knight diyor ecnebiler böylelerine. Erkek Kezban’ı öneriyorum TDK’ya. Vallahi pes. Kasık biti gibi bunlar. Ne öldürecek götleri var, ne süründürecek güçleri; sadece tiksindirmeyi becerebilirler. Daha yazasım var ama tadı kaçacak.
Sevdiğim bir kıssa ile bitireyim;
Çinli bir köylü baltasını kaybetmiş. Komşusunun oğlundan şüphelenmiş, çünkü çocuk bir hırsız gibi konuşuyor, yürüyor ve davranıyormuş. Ertesi gün tarladaki aletlerin arasında baltayı bulmuş. Sonra çocuğu yine görmüş; bütün diğer çocuklar gibi konuşuyor, yürüyor ve davranıyormuş.
pınarın idm yazısı... ekinin bir şarkısını aphex twinin beğenmesine, bunun avel medyamızda manşet olmasına hiç gıcık olmamış gibi okunması gereken bi şaheser... meraklısına öneririm
ama benim için zirvesi ariel pink amerikadaki baskına karışınca: gene cis-hetero white male sanatçılar şaşırtmıyor tweetini instada ariel pinke konser öncesi istanbul turu attırdığı fotoları silmeden patlatmasıydı galiba. bu tiplerle kavgaya tutuşmak biraz deli oynatmak gibi geliyor bana ya. uzaktan takip daha eğlenceli sanırım
Sik kafalı üzümtüzgün ve benzerleri sağolsunlar, onların yitmiz ama ivitleri bizi bu noktaya getirdi. Beyoğlu'nun geri alalım ama rica ediyorum bu ötekiberikici yavşakları sokmayalım.