Defansif Dizayn [Büyük Ev Ablukada]
Aman Ağzımızın Tadı Kaçmasın Ali Rıza Bey
-Büyük Ev Ablukada, son albümü Defansif Dizayn ile bekleneni verdi mi?
-Evet.
-Bekleneni vermek başarı mıdır?
-Bazen.
Bekleneni vermek istikrar, sadakat veya çizgiyi bozmamak da olabilir; sıradanlaşmak, kendini tekrar etmek, köhnemek de olabilir. Tersten de bakılabilir; bekleneni vermemek sürprizdir fakat sürprizler karşısında hissettiklerimiz genellikle (afallamak, hayal kırıklığına uğramak vs.) nahoş, bazen de nötrdür (şaşırmak, hayret etmek). Fakat dilimizde, beklenmedik bir şeyin uyandırdığı hoş duygulara karşılık gelen bir sözcük yok bildiğim kadarıyla.
Büyük Ev Ablukada’n ne bekleniyor peki? Geçenlerde yazmıştım; seküler bir takdis mercii olan hamiliğin, 18. yüzyıl sonunda ortadan kalkmasıyla sanatçılar ve hitap ettikleri kitle arasındaki dinamik değişti. Sanatçı bundan böyle para kazanmak için anonim kamunun öngörülemez arzularına cevap vermeliydi. Fakat bunun imkansızlığını sezer sezmez kamuya sırtını döndü. Kendisini hitap ettiği kitleden yalıtmaya başladı. 20. yüzyılla beraber ortaya çıkan profesyonel hamiler de (plak şirketleri, küratörler, yayınevleri) sanat alıcısıyla - sanatçı arasında aracı değil bariyer görevi gördüler. Böylelikle her sanat yurdu karadan koptu, yüzölçümü gitgide küçülen bir adaya dönüştü. Edebiyatımızı düşünelim. Divan şiiri pek küçük ve seçkin bir zümreye hitap ediyordu ancak uzun yıllar canlıydı. Şairlerin kendilerini kamuya beğendirme gibi bir dertleri yoktu. Onların muhatabı seçkinlerdi. Hamilik tedavülden kalktıktan sonra peyda olan ‘Garip Akımı’nı (Birinci Yeniler) düşünün bir de:
Ne atom bombası
Ne Londra Konferansı
Bir elinde cımbız,
Bir elinde ayna;
Umurunda mı dünya!
[Orhan Veli Kanık]
Şiirde tarif edilen insan, yaşadığı toplumun seçkini yahut azınlığı olabilir mi? Bilakis, toplumun ortalamasıdır. Zaten Garip Akımı’nın motivasyonu da budur: Küçük insanı ve onun aleladeliğini anlatmak. Ardından İkinci Yeniler geldi. Hitap ettiği kitle toplumun vasatı değil taşradan gelip şehre adapte olabilen kimselerdi.
[…]
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin, bir ellerim yeter belleyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat
Durma göğe bakalım.
[Turgut Uyar]
Kendileri varlıklı olmadığı gibi ana-babaları da varlıklı olmayan, (Edip Cansever ailesi varlıklı olduğundan “çarşı esnafı” diye küçümsenir ve bu akımın üvey evladı muamelesi görür), sermayeyle değil zihin kapasitesiyle kentte kendine yer bulan, “orta irfanlı” kimseler ve onların duygu dünyasıdır İkinci Yeni’nin tarif ettiği. Birinci Yeni’den daha dar bir dünya fakat toplumun okumamışıyla, köylüsüyle de ilişki tümüyle kopmamış.
Sıra geldi Üçüncü Yeniler’e. Bir başlık altına toplanabilecek veya toplanmaya değecek homojen ve yeni bir üslup var mıdır ki adını Üçüncü Yeni koyalım? Haklı bir itiraz ancak yazının konusu değil. Büyük Ev Ablukada bildiğiniz gibi Turgut Uyar’ın bir şiiridir. Grup kendisine bu ismi layık gördüğüne göre İkinci Yeni ve İkinci Yeni’nin vasfettiği dünyayla illiyet rabıtaları olduğunu düşünüyor, seziyor, hissediyorlar. Bartu Küçükçağlayan, Gülin Kılıçay, Cem Yılmazer, Berkun Oya vs. tümü anadan babadan varlıklı, en az iki kuşaktır şehirli kimseler. Kurdukları dünya devraldıklarından epey farklıdır. Defansif Dizayn’daki bir şarkıyı (defne.kalbim@96) numune olarak alıyorum:
Dört aydır evi yok
Tırnaklarında silik, bozuk ojeler
İnstagram'da sahte bi' adı var
Çok hoşuna gidiyo', çok hoşuna gidiyo'
Yapmaması gereken şeylerin olduğuna emin
Ve yapmaması gereken şeylere hayır dememeye bayılıyo'Yıllardır sene kaç?
Annesi botoks, babası bi' padişah
Boşanamayan kuşağın kızı
Kendisine kızıyo', kendisine kızıyo'
O olması istenen kişi olmıca'na emin
Ve o olması istenen kişiye dönüşmemek için dans ediyo'
Şarkının tarif ettiği kadın ve onun duygu dünyasının, günümüz toplumunda kapladığı yer ne kadardır? TKP’nin oy oranından fazla değil. Seçkinle de avamla da bir teması kalmamış küçük bir topluluk. İkinci Yeni hiç değilse tereyağına aşeriyor, çocuk büyütme hevesi taşıyordu [Ekmek yiyelim, tereyağı yiyelim, çocuk büyütelim / sen beraber yatacağımız yatakları hazırla, / sen onu yap yeter bak göreceksin -Turgut Uyar]. Üçüncü Yeni vegan besleniyor (ülkemizdeki vegan nüfusu TKP oy oranı kadar), böyle bir dünyaya çocuk getirmek istemiyor. Sözlerimde en ufak bir küçümseme olmadığının bilinmesini isterim. Lafımı getirmek istediğim yer şurası; Üçüncü Yeni’nin tanıdığı, bildiği, içine doğduğu, hitap ettiği topluluk işte bu. Nüfusu da nüfuzu da epey az olan minicik bir zümre. Sanatçının dünyası nasıl da küçülmüş görüyor musunuz? Başka seçenek var mıydı? Bence hala seçenek var. Büyük Ev Ablukada durağan ve akim bir çarşının tek tük kalmış yetenekli zanaatkarlarına benziyor. Şarkı yazarlığını, ilgiyi diri tutmayı biliyor fakat bu çarşı bir menfez bulup başka dünyalardan beslenmez, başka dünyaları beslemezse günden güne küçülmeye, sonunda yok olmaya mahkum. Oysa müşterisi Büyük Ev Ablukada’nın bu daracık yere sığmasını ve bizi oranın enginliğine inandırmasını bekliyor. Dinleyicisi inanmaya hazır.