Müzik gerçekten de bir dildir. Doğaçlama sırası kendine gelmiş müzisyeni izlerken tanık olabilirsiniz buna. Diyelim ki gamın dışındaki bir sesi çaldı. Önünde iki yol var: Ya yarım ses pes veya tize kaçıp ("you are never more than a half-step away from a right note" - Victor Wooten) kusuru gizlemeye çalışırsın ya da kendi dil sürçmenle alay edersin. O dil sürçmesini tekrarlayarak orkestradaki diğer müzisyenleri de buna davet edersin. Sıklıkla yapılan bir espridir. Bazen de doğaçlama sırası gelen müzisyenin, notaları daha önce hiç olmadığı kadar pintice kullandığını görürsün. Bu bazen sahte bir tevazudur -ya da tevazu taklidi- bazen de sahte tevazuyla alay etmektir. İlhan Erşahin'in hemen hemen tüm sololarını sahte tevazuya örnek sayabilirsiniz. Tamer Temel'i izleme şansı bulursanız sahte tevazuyla nasıl alay edilir onu da görürsünüz. Bir başka hiciv ustası da Cem Aksel'dir. Varmak istediğim yere geldik; Tamer Temel de Cem Aksel de aynı şeyle alay ederler bazen. Söyledikleri şeyde esas aynıdır. Değişen üsluplarıdır. Üslup esas kadar önemlidir. Esasla üslubun ilişkisi amelle niyetin ilintisine benzer. Esastan yoksun üslup köksüzdür, kolay silinir. Lin Pesto'da izlenen şey işte bu esastan yoksun, uçucu, hafif üsluptur. Sunduğu/sattığı şey müzik değil şakadır. Dikkat ediniz mizah değildir şakadır. Mizah denilen şey pek çok üslubu içerir. Deformasyon, abartı, taklit, alay vs. gibi. Lin Pesto bu üsluplardan birine sarılarak tırmandı: Deformasyon. Ata Demirer'in Zeki Müren üslubuyla Can Kazaz şarkısı söylemesi ile aynı şey. İlgi çekici, komik, zekice vs. olabilir fakat Ata Demirer'in sonraki şakalarında Zeki Müren üslubuyla Jakuzi, Palmiyeler, Zeynep Bastık, Brek şarkıları söylemesi kabak tadı verirdi. Lin Pesto'nun kabak tadı vermesi bundan; hep aynı şakayı yapıyor. Şimdi yoluna kendi şarkılarını yaparak devam ediyor. Ata Demirer'in Zeki Müren taklidiyle Zeki Müren şarkıları söylediği bir albümün ne kıymeti olabilir ki? Üstelik komik de değil.
Lin Pesto'nun amelini niyetine göre değerlendireceğim. Bu kızın niyeti halis değil. Bu kızın talip olduğu şey ilgi/para/takdir vs. her neyse. Buna herkes taliptir ama hedef olarak bunu tayin eden insanlardan uzak durmak gerek. Hedef iyi bir şey ortaya koymak, işini iyi yapmak olmalıdır. Bizde bu ahlak ne yazık ki olgunlaşmamıştır. İşini iyi yapmanın önemi, erdemi anlaşılmamış ya da anlaşılmak istenmemiştir. Lin Pesto piyasaya coverlar ile çıktı, hatırlayınız. Sonra sonra kendi şarkılarını yayınlamaya başladı. Acaba ilk başta kendi şarkılarını yayınlasaydı da coverları sonraya bıraksaydı ne olurdu? Emin olun bu sorunun cevabını Lin Pesto hepimizden iyi biliyor. Art Diktator'ün, Affet Robot'un, Brek'in dinlenme sayılarına, nerelerde konser verebildiğine ve bileti kaçtan sattığına bakmanız yeterli. Kanaatim o ki Lin Pesto'nun akranı olarak saydığım isimlere Türk dinleyicisi oldukça cömert davrandı. Bu müzik bu kadarcık ilgiyi bile hak etmez.