Bize ne yapmamız gerektiğini söylemeyen bir Ezhel kalmıştı, sağ olsun o da eksik kalmadı. Üstelik daha Kerem Bursin denen zibidinin Covid ile mücadelede çizdiği yol haritasının şokunu atlatamamışken. "Çu çaatten çonra çeç çıkarmayan herkeçe yacıklar olsun". Ulan ne laf be! şu ferasete bak. Hükümet meşruiyetini yitirmiş, ülke Nazi Almanya'sına dönmüş, artık ses çıkarmalıymışız. Muhalefet bu çocuğu yabana atmamalı. Bu keskin zekadan istifade etmeli.
Ulan protestoyla müstebit deviren gördün mü sen? Ses çıkarınca ne olacak? Bunu bu hergele bilmiyor mu? Biliyor. E bildiği halde ne diye kafa ütülüyor? Kendisi ezilen veya azınlık olmadığı halde bu grupların hamiliğine soyunan, kendini aziz/azize gibi gören yahut böyle hissetmek isteyen; mezkur bayat lafları tekrarlamazsa grup aidiyetini veya grup hiyerarşisindeki yerini kaybetmekten korkan zavallılardan biri çünkü bu herif. Gavurun virtue signalling dediği şey işte tam olarak bu. Erdem budalalığı. Eğer başta bir müstebit varsa bunun protestoyla, ses çıkarmakla falan gitmeyeceği açıktır. Despotu devirecek tek araç şiddettir. Desene "silahlanın kardeşlerim" diye. "Bireysel silahlanmada 45. sıradayız. İsveç'in, İzlanda'nın, Kanada'nın, Norveç'in, Finlandiya'nın, İsviçre'nin, Almanya'nın, Avusturya'nın vs. vs. gerisindeyiz. Tüm silahları devlet babanın avucuna saymışız keriz gibi. et kokarsa tuzlanır da tuz kokarsa ne yapacaksın? kendi kuşağınızdan ümidinizi kestiyseniz hiç değilse üreyin, üreyebildiğiniz kadar. Hayattaki tek gerçek aktivizm çocuk yetiştirmektir. Her çocuk bir neferdir. Bizim gibiler tek başına ölürken, düşmanımız üçer beşer ürüyor. Zenginin diktiği, fakirin siktiği tutuyor..." der mi bunları? Demez. Müstebitle savaşın böyle olacağını, bundan başka çıkış yolu olmadığını biliyor. Biliyor da derdi fikir beyan etmek, ülke kurtarmak falan değil. Erdem budalalığı.