Geçtiğimiz sene Sevan Nişanyan ile müzik üzerine sohbet etmiş, bunu da yayınlamıştım. Sağolsun okuyucular ve dinleyiciler teveccüh gösterdiler, başka konuklarla da devam etmem için beni teşvik ettiler. Bir sene sonra ancak fırsat oldu. Bu kez Nişanyan'ın zıddı birini dinleyelim istedim ve aklıma Can geldi.
Can, Nişanyan'ın aksine zihinsel yatırımını bir-iki konuyla sınırlandırıyor. Bunlardan biri de tabii ki caz. Başka hiçbir müzikle ilgilenmiyor. Ondan sık sık albüm tavsiyesi alırım. Çok zevkli adamdır. Ben de tabağı boş göndermemek adına ona bir şeyler öneriyorum. Seçtiğim caz dışında bir müzikse hemen her zaman aynı yanıtı alıyorum: "I ıh. Bana göre değil." Merak bile etmiyor. Evinde büyükçe bir kütüphane var ve kitapların kahir ekseriyeti cazla ilgili. Müzisyen biyografileri, anı kitapları, albüm kritikleri, notalar, teknik kitaplar... Tatili, seyahati sevmiyor; yemeğe düşkünlüğü yok. Haftanın en az beş günü sahneye çıkıyor. Geri kalanında da hekimlik yapıyor zaten. Bunca yıl hiç iştahını kaybetmemesi hakikaten şaşılacak şey. İlgisinde bu denli derinleşen iki-üç kişi tanımışımdır, Can da bunlardan biri. Onu tanımalısınız.