Makamlar hakkında yazacağım demiştim; sıra Hüseyni’de. Rast makamı ile aynı notalardan oluştuğu halde bu makama niçin başka bir isim verilmiş? Ve daha ilginci aynı seslerden oluşan bu iki makam nasıl olur da birbirlerinden bu denli uzak tınlayabilirler? Bu yazıda rast ile hüseyni'yi sık sık kıyaslayacağım ama bu soruların cevabını aramayacağım. Rast makamı başlığında yazmıştım. O yüzdün bildiğinizi varsayıyorum.
sol - la - si (1 koma bemol) - do -re - mi -fa (diyez) - sol
Hüseyni'yi oluşturan sesler bunlar. Rast'tan en önemli farkı durak notasıdır. Rast makamının durağı rast perdesi (yani sol), hüseyni makamının durağı da dügah perdesidir (yani la). Batı müziği rehberliğinde müzik öğrenenler, o kılavuzla müziği ölçeklendirenler için yazdığımı söylemiştim. Durak perdesinin farklı olması şu demek; diyelim ki sazın gitar ve fa lydian dizisi çalışıyorsunuz. Diziyi çalışırken bir karar sesi tayin edin kendinize. La olsun mesela. Bir süre çalın sonra da karar sesi değiştirin. Mesela si. Farklı tınladığını göreceksiniz. Hatta işi daha da ileriye götürelim; karar sesini mi bemol yapın mesela. Demek istediğim şu; hangi sese sırtınızı dayadığınız önemlidir. Makam müziğinde bu daha da önemlidir. Üstelik makam müziğinde durak ses çoğu zaman taksimi yapan kişinin zihninde seslenir sadece. Duyulmayan, hissedilen bir sestir. Düşünün ki ney, bir hüseyni açılış yapıyor. Tek başına. Biliyorsunuz ney aynı anda tek ses verebilen bir çalgı. Durak sesi bize nasıl duyuracak? İşte makam müziğinin hoşluğu burada bence.
Hüseyni makamının seyri ile ilgili yazı bol ama bunlar çok bir şey ifade etmiyor. Çünkü hüseyni makamı hem halk müziği hem de saray müziğinin her formuna sokulmuş bir makamdır. E böyle olunca da çok kurcalanmış ve sınırları esnetilmiş. Rast makamını konuşurken bir parça seçmiştim, bu kez öyle yapmayacağım. Şu sorunun cevabı üzerinden gideceğim bu kez. Hüseyni makamına nasıl başlanır? Hüseyni perdesi yani mi sesi başlangıç için en iyi hamle. Bunu satranç açılışı gibi düşünün. Nedir en yaygın başlangıç hamlesi satrançta e2-e4. Buna verilen popüler cevap nedir? c7-c5. Sicilya savunması. Fakat işte biliyorsunuz Petrosyan, at f3 ile başlamıştı 1966 finalinde. Spassky de g6 ile karşılık verdi. Meraklısına tavsiye ederim; maçın devamını izlesin. Olağanüstü bir kapışma. Neyse konuya döneyim. Hüseyni makamında favori açılış hüseyni perdesinden (mi) başlar. Bir de şu var; ilk ses mi değildir ancak mi'ye gidişi hazırlayan bir sestir kimi zaman. Nasıl oluyor o? Mesela Gönül Düştü Yine Gülzar-ı Zevke. Tatyos Efendi. İlk mısrada "gö-nül" diyor. Re (neva) ve mi (hüseyni). Veya Tanburi Cemil Efendi'nin Görmek İster Gözlerim Her Dem Seni'si. O da neva ile başlar ve hemen sonra hüseyni'de kalır. Neva'yı hüseyniye sıçramak için bir adım gibi düşünün. Bazen iki adım gerildiğin olur; çargah (do), neva (re) ve hüseyni (mi) diye. Uykudan Uyanmış diye bir türkü var. O öyle başlıyor mesela: "uy (do) - ku (re) - dan (mi)" ... Bir de hüseyni perdesine düşerek başlanabilir. Alaeddin Yavaşça'nın Hüseyni Saz Semaisi böyledir. Sol sesinden (gerdaniye perdesi) düşer hüseyni'ye (mi). Aynı notalardan rast makamında başlangıç nasıldı? Bunu hatırlamak, mukayese etmek gerek. Seyir ancak böyle öğrenilebilir. Rast makamı rast perdesi yani sol sesi ile başlar genelde. Rast perdesinden sonra da bu perdenin komşularında (ırak - fa diyez; dügah - la gibi). Hüseyni makamı ile bariz bir farkı var yani.
Hüseyni makamının seyrini konuşurken uzun uzun başlangıçtan bahsettim. İzninizle biraz daha sürdüreceğim bu bahsi. Çünkü bana kalırsa makamı bu kadar popüler yapan şey hüseyni perdesi. Makama başlangıçta en sık yapılan hamle hüseyni perdesiyle adım atmak demiştim. İkinci sıraya da neva'dan (re) hüseyni'ye (mi) sıçrayışı koymuştum. Batı müziği tarafından bakalım şimdi. Durak ses "la" yani dügahtı. Öyleyse başlangıçta la + re //yani tam dörtlü// ile la + mi //yani tam beşli// ile başlıyor seyir. Tam beşli aralığı olabilecek en kararlı eşleşmedir. Oktavdan bile daha kararlıdır. Tam dörtlü aralığı ise olabilecek en kararlı ikinci eşleşmedir. Bu ne demek? Yaygın kullanılan makamlardan birkaçını sıralayacağım. Yanlarına da durak seslerini ve seyirde en sık kullanılan ilk hamleyi yazacağım;
Uşşak: Durağı la (dügah perdesi) sesidir, ilk hamle de la sesidir. Yani oktav.
Saba: Durağı la (dügah perdesi) sesidir, ilk hamle de la sesidir. Yani oktav.
Hicaz: Durağı la (dügah perdesi) sesidir, ilk hamle re yani neva perdesidir. Tam dörtlü aralık.
Hüzzam: Durağı si 1 koma bemol (segah perdesi), ilk hamle neva yani re civarında olur. Batı müziğinde böyle bir aralık yok tabii ama büyük üçlü aralığa yakındır.
Mahur: Durağı rast perdesi (sol). İlk hamle bir oktav tizdeki solden. Yani oktav.
Kürdi: Durağı dügah perdesidir (la), seyir de durak civarından başlar.
Uzatmayayım; ne demek istediğim anlaşılmıştır. Hüseyni makamı gibi, durağının tam beşlisi yahut tam dörtlüsünden seyre başlanılan başka makam var mıdır? İllaki vardır. Tüm makamlar ezberimde yok ama mesela neva makamı seyri, durağın tam dörtlüsünden başlar. Bu ne demek? Yani neden bunun üzerinde bu kadar duruyorum? Müzik üzerinde anlatacağım. Üşenmeyin, dinleyin lütfen. Neşet Ertaş'ın icrası; Gönül Arz Eyliyor Dostu Görmeyi
Açılış hüseyni perdesi yani mi sesi ile. Ve dikkat edin henüz ilk notadan sarılıyor gırtlağınıza. Yani laf biriktirip, tırmandırıp, yüksekteyken bağırmıyor. İlk sesten çat diye giriyor konuya. İşte bu tam beşlinin verdiği hava. Power chord. The Kinks'in meşhur şarkısı You Really Got Me de böyle giriyor. Aynı tekinsiz hava. "Adam bir şey söyleyecek galiba" hissi. Devam ediyorum. Hüseyni perdesi ile beraber iki üç perdenin daha sesi belli belirsiz duyuluyor. İcracı 3-4 perde arasında serçe gibi çırpınırcasına gidip geliyor. Hiç birinde karar kılmıyor. Fakat zeminde durak sesi (dügah yani la) ve onun üzerinde hüseyni en kolay tanınanı. Gezindiği diğer 2-3 perde de çargah (do), neva (re) ve nadiren fa diyez (eviç). Sonra bir anda muhayyer (dügahın bir oktav tizi olan la), oradan tiz segah (si 1 koma bemol) ve tiz çargaha (do) tırmanıveriyor. Ve zirvede kısacık bir an kalıyor. Hüseyniye inmiyor da düşüyor sanki. 16 saniyelik minicik bir hüseyni seyriydi bu. Ve sözler girer;
gö-nül arz-ey-li-yor...
yani segah (si 1 koma bemol) - çargah (do) - neva (re) - neva (re) - hüseyni (mi) - neva (re)..
Hüseyni perdesine parmaklarının ucuyla dokundu sadece. Bu kez neva perdesini yani durak sesin tam dörtlüsünü duyurdu. Ve gezine gezine, yavaş yavaş aşağıya iniyor. Ta ki segah perdesine değin (si 1 koma bemol). Sonra bağlama ikinci kez kendini duyuruyor. Parçanın seyri aslında fevkalade kısır. 1,5 oktavla sınırlı bir alanda minik bir gezinti. Gezintinin merkezi de hüseyni perdesi. Bize makamın seyri ile ilgili verdiği iki güzel tüyo var. İlki; ilk hamlede hüseyni perdesini kullanması fakat ikinci tırmanışta neva perdesinde (re sesinde) beklemesi. Bir de tiz çargaha kadar (do) çıktıktan sonra inerken fa diyez (evç) yerine fa naturel (acem) kullanması. Bir türlü uğramadığı durak sesine parçanın en sonunda gelmesi de usta işi bir hamle. Bir Tedx konuşmasında duymuştum. Hangisi hatırlayamam. Chopin'in bir parçasını analiz ediyordu. Son notayı "eve dönüş" hissi olarak tanımlamıştı. Ne kadar doğru. Makamın durak sesine gelmek ve son sözü burada söylemek dinleyene eve gelme hisse veriyor; "sonunda geldim". Müzik hakikaten de erteleme, geciktirme, kandırma ve eğretileme sanatı.
Hüseyni makamı ile ilgili yazacaklarım bu kadar. Makamı öğrenmek isteyenlere acizane birkaç tavsiye ile bitireceğim. Kendinizi 1,5 oktav ile sınırlayın. Dar alanda gezinin. Sıkılana kadar oynayın. Fakat ne olursa olsun taşmamaya gayret edin 1,5 oktavdan. İlk hamle için de her zaman hüseyni (mi) yahut neva (re) perdesini tercih edin. İmkan varsa size dem sesi verecek bir şey bulun. Zeminde biteviye duyulan bir la sesi (dügah perdesi) üzerinde çalışmak makamı anlamanızı kolaylaştırır. Hüseyni - neva ile başlayıp tiz çargaha (do) dek tırmanın ve dönüşte mutlaka acem perdesine (fa naturel) değin. Son hamle için durak sesi yani la sesini kullanın. Makamı iyice belleyince serbestsiniz. Sınırlarını esnetmeye bakın.