İlk üç-dört parçadan şunu anladım; kuvvetsiz melodiler; kusursuz fakat hata yapmaktan korkan, heyecansız bir icra. Ne yakıyor ne serinletiyor yani. Fakat 24 yaşındaki biri için son derece olgun bir iş var ortada. 24 yaşında bu imkana sahip olsaydım, yanımda kimlerin çaldığına bile aldırış etmeden tüm hünerlerimi sergilemeye çalışarak kepaze olurdum. Aziza Mustafa Zadeh, Dance of Fire'ı yayınladığında aşağı yukarı Kaan ile yaşıttı. Ona eşlik edenler de büyük isimlerdi. Al Di Meola, Omar Hakim, Stanley Clarke, Bill Evans falan. Chelsea'nin 2015 kadrosu gibi. Kadro hayvan gibi ama ligi onuncu bitirdiler. Dance of Fire albümünü dinlemek, bir oda dolusu insanın aynı anda mastürbasyon yapmasını izlemek gibi. İlk üç-beş dakika ilgi çekici olabilir ama bir yerde bayıyor. Koca koca adamların gösteremediği olgunluğu Kaan ve ona eşlik eden kıymetli müzisyenler göstermiş. Karnenin davranış notu bölümü gibi oldu, kusura bakmayın. Devam edeyim; albümün beşinci parçası Hi Mr. Stewart'a (Bill Stewart'a atıfta bulunuyor galiba) geldiğimde bu genç müzisyen hakkındaki fikirlerim değişti. Bir şey söyleyecek gibi başlayan şarkılar genelde bir şey söylemez. "Bu muydu" dersin. Bu kez öyle olmadı. Melodinin kuvveti! Çok erkenden giren davul solosunun bir solo olmadığını, melodiyi seslendirdiğini duymak güzel. Bu kez hata yapmaktan korkan bir çalım yerine kendine gem vurmayı başarmış bir çalım var. Kısa süren, güzel bir an.
Heyecan verici olmasa da umut verici bir ilk albüm. Caz dinleyici olarak teşekkür ediyorum.