Küçücük caz dünyamızda kendine bir yer bulabildiyse bunu kadın olmasına ve Nejat Verdi'nin kızı olmasına borçludur. Nejat Verdi son derece akıllı, mahir, renkli ve zengin bir adamdı. Kızına bıraktığı kültürel ve maddi servet yabana atılacak cinsten değildir. Böylesi bir zenginliğin içinde büyüyen ve hayatının merkezinde müzik, caz, piyano vs. olan biri için hanımefendinin ortaya koydukları "osuruktan nağme"dir. Daha fazlası değil. Bu tabiri seçme sebebime birazdan geleceğim. Şunun altını da tekrar çizmek isterim; bakınız servet düşmanı değilim. Zenginlerle de zenginlikle de derdim yok. Hanımefendiye miras kalan zenginlik maddi bir zenginlik değildir sadece. Kültürel zenginliğin vasisidir kendisi. Bu, para puldan daha değerlidir ve işte bu servet bir fare doğuruyor; Nilüfer Verdi. Yıl olmuş 2016, hâlâ Kara Toprak, Allı Turnam cover'ı yapıyor ve bundan umar bekliyor. Bakınız bu gelenekçilik yahut konservatif olmak falan değil; bunun adı adam sikmek, başka bir şey değil. Bahsettiğimm albümün adı Knidost. Tahammül eden varsa açıp dinlesin. Piyanoyla türküleri "kendince yorumlayan" birilerini görünce elimi bileğime kadar boğazıma sokup, kusmak istiyorum. "Kendince yorum" dediği de şu; D minor gördüğün yerde D minor 13 bas, Bb major gördüğün yerde Bb 7b9 falan bas, yetmedi mi paralel tonunu basıver.
Yavuz Akyazıcı da Nilüfer Verdi de bu işi iyi beceriyorlar. Eğer bu müziği sevdiyseniz size harika bir önerim var: Önce bilgisayarınıza Band in a Box yükleyin. Sonra sevdiğiniz herhangi bir şarkının akorlarına akormerkezi.com, akorsarayı.org'tan falan bakın ve programa yazın. Sonra program arayüzünde "styles" başlığından istediğiniz bir stili seçin ve "play" tuşuna basın. İşte size Nilüfer Verdi. Çapı bu kadar olan biri çıkmış Babazula'nın Instagram postu altına şunu yazmış: "Osuruktan nağmeler, sirk te olabilirsiniz ama mûzik caz vs adına..."
Türkçesi zayıf. Ne dediği tam anlaşılmıyor fakat net olan kısım şu, Babazula'nın müziğini osuruktan nağme olarak görüyor. Kaderde Babazula savunmak da varmış. Geçen gün de Fazıl Say savundum. Hadi bakalım. Şimdi ablacım; ettiğin laf çok önemli değil. Murat Ertel'in de siklediğini sanmıyorum. Neden siklemiyor biliyor musun? Çünkü lafın sahibi Nilüfer Verdi. Caz polisliği yapacak son kişilerden biri yani. Bu yüzden takmıyorlar seni ve sen bu yorumu yazdığında hemen herkesin aklında beliren hikaye şu oluyor: Prenses sabah uyanır, ağzı kurumuş, köle götüne dönmüştür. Komodinin üzerinde duran sudan bir yudum alır. Rahatlar. Sonra cep telefonuna davranır. Instagramını açar. Aslıhanla astroloji ne paylaşmış diye bakar. "Hayatını olumlandırmak için önce kendini sokumlandır" falan gibi bir şey paylaşmış. Like'ını verir. Vegan yemek tarifi bakar. Siyasi gündeme de şöyle bir göz atar. "Müzisyenlere verilen sadakadır" falan filan... Sonra a a o ne? Babazula caz festivalinde çalacakmış. "Dur şunlara bi döşeneyim" der. Onu da düşüne taşına yapmaz. Eline geldiği gibi yazar. Benzer süreçleri Demet Akalın da yaşıyor. Aşinayız. Babazula'nın caz festivalinde ne işi var? Bilmiyorum. Organizatörlere sormak lazım. Bize abuk subuk gelen tercihlerinin bir hedefi olabilir. Vallahi bilmiyorum. Düşünmedim de. Ceylan, Gaye, Can Bonomo, Kenan Doğulu, Nilüfer Verdi, Yavuz Akyazıcı gibi cazla alakası olmayan pek çok ismi bu festivallerde gördük. Bu organizasyonun tasarrufundadır. Adamlar yapmış teklifini, muhatabı da kendini oraya layık görmüş. Bitti. Yoksa Babazula'nın "biz caz yapıyoruz" gibi bir derdi yok. Yaptıkları müziğin caz olmadığını kendileri de biliyor tabii ki.