Seda'nın Vieuxtemps, Hindemith, Rebecca Clarke falan çaldığını biliyorum. Birkaç kez de dinledim. Öyle pek kolay parçalar da değil bunlar. Hele Hindemith. Pek az hatayla çaldığını hatırlıyorum. Bunun için emek, sabır ve en çok da heves gerekir. Vieuxtemps'i hakkıyla çalabilmek için hiç yoksa 100 saat harcamış olmalı ve bu çabanın ona kazandıracağı çok az şey var. Bunu o da biliyordur. Itzhak Perlman bile çalsa 10 yılda 100.000 görüntülenmeye ulaşır. Seren Serengil'in single'ı bu rakamın 10 katına 1 yılda erişiyor. Ajdar falan gibi birini özellikle seçmedim. Onları bu görüntülenme sayılarına ulaştıranlar, onlarla eğlenenler. Seren Serengil için durum böyle değil. Serengil parçasını açmanın komik bir tarafı yok. Kim dinler Seren Serengil onu da bilmiyorum. Steril yaşadığım söylenemez ama ben hakikaten ne dolmuşta ne radyoda ne Arkaoda'da ne de Kardeşler Süpermarket'te duydum bu kadının parçasını. Haliyle Seda'nın Vieuxtemps çalışma motivasyonu başka bir şey olmalı. Bu müzikte bir güzellik, bir espri, bir samimiyet ya da ne bileyim bir duygunun izini falan bulmuştur herhalde. Bize internette reklamlar öneren veya Google arama sonuçlarını bize göre filtreleyen yapay zekanın verileri nasıl işlediğini düşünelim. Bilgim çok yüzeysel ama şunun gibi bir şeydi; diyelim ki Facebook'taki Tanburi Cemil Bey Derneği sayfasını beğenen 3000 küsur kişi var. Bu 3000 kişiyi buluşturan diğer zemin ne? İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı sayfası. Bu 3000 kişinin 1095 de bu sayfayı takip ediyor olsun. Sonraki zemin Açık Radyo olsun. 450 kişi diyelim. Sonra Top Shop, 310 kişi vs.. 600 tanesi Beşiktaş'daki Minoa'da yer bildirimi yapmışlar ve Flu Tv izliyorlar. Artık bu kitle hakkında epey fikrimiz oldu değil mi? Mesela sizce bu kitlenin yüzde kaçı TRT'de Seksenler dizisi izliyordur? Bence hiçbiri ama belki 1-2 sürpriz çıkar. Ezhel dinliyorlar mıdır? Sanmam. Tercih ettikleri yazarlar içerisinde Metin Hara olabilir mi? Olmaz. Yani işte bu liste böyle uzar gider. Sadece Seda değil pek çok konservatuvarlı beni bu konuda şaşırtıyorlar. Yaşım ufaktı, "altın çocuk" olarak görülen bir arkadaşım vardı. Bilkent'te okuyordu konservatuvarı. Enstrümanı piyanoydu. Barbra Streisand hastasıydı kız. Tüm yazı "i am a woman in love" şarkısıyla geçirdi. Bir yandan da Rach 3 çalışıyordu. Şimdi Spotify'da dinlediklerine bakıyor, gözlerime inanamıyorum; Simge dinliyor ya. Simge. Altın çocuk Simge dinliyor!. Aynı altın çocuk bir barok topluluğunda icracı. Aynı şaşkınlığı Seda'nın parçasını dinlediğimde yaşadım. Hindemith, Bartok falan üzerine kafa yoran bir insandan nasıl Seren Serengil şarkısı çıkar aklım almıyor. İkizler burcu mu diye baktım, o da değil.
Comments
No posts