Rakçılar, metalciler ve diğer sert abiler ablalar bu senfonik ambalaja acayip meraklılar. Klasik müzik adeta bu sert bireylerin Rolex’i, Macallan’ı, Prada’sı. Parayı bastıran herkes bu gocuklardan birini kuşanabiliyor. Eskiden bunun da bir raconu vardı. Deep Purple mesela 1969’da Concerto for Group and Orchestra albümünü kaydettiğinde, grubun klavyecisi Jon Lord kendi sınırlarını sonuna kadar zorlayarak hacimli ve klasik senfonilerin morfolojisine uygun bir kompozisyon çıkardı ortaya. “Eski şarkılarımızın senfonik yorumunu yaptık” deyip sıyrılmadı. Ha ama albüm kartonetine ne yazdı? Composer: Jon Lord. Peki. Orkestrasyonu kim yaptı? O yazmıyor. Sanırsın Jon Lord bakır üflemelisinden kemanına kadar tüm partisyonları inci gibi dizdi. Mümkün mü? Tabii ki değil. Küçükken şehrin dışına gezmeye giderdik bazen babamla. Yaşım 7-8 falandır. İyice tenha bir yer bulunca babam beni kucağına alır, direksiyonu yönledirmeme müsaade ederdi. Pedallar onda tabii. Bayılırdım. Jon Lord da benim gibi hissetmiş olmalı. Neyse, sonra bir sürü insan senfonik metal, senfonik rock falan yapmaya başladı. Senfonik? Onursal gibi, cazımsı gibi saçma sapan bir laf. Bu işin iyice ayağa düşmesinin miladı galiba Metallica’dır. Meşhur S&M albümü ile beraber bundan böyle senfonik ıvır zıvır yapmak için yeni kompozisyonlara da ihtiyaç kalmamış oldu. Eski şarkıları, profesyonel bir işçinin marifetiyle düzenleyerek daha kolay yoldan prestij kazanmanın yolu açıldı. Bu yüzden klasik müzik rockçıların Macallan’ıdır. İlginç ve hoş bir ayrıma dikkat çekeyim: Klasik müzik şarapla, rock müzik (bazen de blues) ise viskiyle özdeşleştirilir. Viskinin iyisine ulaşmak kolaydır. Ucuzu kötü, pahalısı iyidir. Bu kadar. Bir sürü nüansı vardır eyvallah ama temelde durum budur. Ucuz ve iyi viski yoktur. Nevzuhur buldumcukların viski şişleriyle şişinmeleri bundandır. Siz hiç şarapla caka satan sonradan görmeye denk geldiniz mi? Yoktur ya da azdır. Çünkü madara olma riski vardır. Dünyanın parasını bayılırsın ama “iyi şarap” içtiğinden emin olamazsın. Bu görgüyü, gustoyu parayla değil zamanla, emekle inşa edebilirsin sadece. Manga, Cem Adrian, Madrigal ve illa ki Pentagram da gece kulüplerinde viskiyle ellerini yıkayan, yakası göbek deliğine kadar açık, çorapsız kundura giyen, nargile marpucu gibi gezen, itibarın zahmetsizine talip olan görgüsüzlerdir. Tuluğ Tırpan gibiler de bunların yancısı. Klasik müzik piyanistiymiş, büyük besteciymiş. Peh! Sevsinler onu.
Discussion about this post
No posts
https://en.wikipedia.org/wiki/Moment_of_Glory