Cazkolik, müzik yazarlarına 2021 yılının en iyi yerli caz albümlerini sormuş. Yazarlar da meşreplerine göre sekiz-on tane albüm sıralamışlar. Çok güzel. Benim takip edebildiğim kadarıyla 2021 yılında 18 tane caz albümü çıktı memleketten. Bunların yarısını elemek marifet mi şimdi? Üç yüz tane albüm olur da sen müzik yazarından bizlere rehberlik etmesini istersin anlarım. Hadi yarısını ben kaçırmış olayım, 30 tane bile albüm yoktur. Caz, sanat müziğidir. Dinleyicisi alelade dinleyici değildir. İddiası vardır. “İyi” müziğin peşindedir. Önüne her konulanı yemez. Şundan emin olunuz ki kimse Sinem Vural veya Naim Dilmener okuyup, bir albümü dinlemeye heves etmez çünkü bu müziğin (sanat müziği olmayan müzikleri kast ediyorum) alıcıları ümmidir. Ümmi kelimesini mahsus seçtim. İngilizce karşılığı olarak illiterate’i öneriyor sözlükler. Iliterate ile ümmi aynı şey değildir. Ümmi sözcüğü dışlanmayı, dışarıda kalmayı da akla getirir. Dolayısıyla ümmi kimi zaman cahil, kaba manasında kullanılır; kimi zaman da anadan doğduğu gibi kalan, lekesiz, tabiatı bozulmamış, pakize kimseler için kullanılır. Bunun Batı dillerindeki karşılığı profane sözcüğüdür. Nadir de olsa Türkçe’de de duyuyorum bu sözcüğü. Profan: Pro + Fanus. Birebir tercüme edersen “tapınağın dışında” oluyor. Dini olmayan yapılara profan deniyormuş mesela. Bunu bilmiyordum. Daha çok “kutsal olmayan” manasında kullanılıyor. Tapınağın dışında kalmış, bayağı, avam… İşte bu ümmi kesim duyduklarını veya gördüklerini dinlerler. Beğendiklerini de yazarak değil göstererek paylaşırlar çünkü bu müziklerin yoruma ihtiyacı yoktur. Fakat sanat müziği böyle değildir. Binaenaleyh sanat müziğinin eleştirmenleri, otoriteleri bilmemneleri vardır. Bu kimseler sanat müziğinin gastronomlarıdır. O halde dinleyiciler de sanat müziğinin gurmeleridir. En azından böyle bir emelleri, iddiaları vardır diyelim. Gastronom ve gurme çoğu zaman birbirine karıştırılan şeylerdir. Gurme “iyi” olanı tanıma yeteneğine sahip kişi ise, gastronom “iyiyi” tanımlayan kişidir. Gastronomi bu yüzden önemlidir. Kavramların içini doldurur, rehberlik eder, rabıta yapar… Seçmektir yani işi. Müzik yazarlarının listeleri bu yüzden önemlidir de. Fakat 20 tane isim içinden 10 tanesini almak seçmek olmaz. Toplamak olabilir belki. Eleştirmenlerin böyle lakayt olduğu bir yerden nitelikli albüm çıkar mı? Çıkmıyor işte. Yani biri de dememiş ki “benden liste istediler ama ben bu seneki albümleri beğenmedim çünkü…” . Başka bir yazıda bahsetmiştim Bullshit Jobs kitabından. Mezkur yazarların yaptığı işi anlatıyor. Yazarlık falan değil yaptıkları, traş. Sadece boşluk dolduruyorlar. Üstelik seçtikleri bazı albümlerin cazla yakından uzaktan alakası yok. Erdem Sökmen ve Hasan Meten’in “Guitar Duo” albümünü seçmiş mesela Murat Beşer. Yahu bu Klasik Batı Müziği’dir. Ne alakası var cazla? Ben eminim ki Murat bu albümü hiç dinlemedi. İsmine bakıp listeye koydu. Diğer ihtimal bu adam caz ile klasik batı müziğini bile birbirinden ayıramıyor. Can’ın (Tutuğ) albümünü de (Huzursuzluk) almış listeye. Fakat albüm 2021 değil 2020 tarihli. Levent Öget de yapmış aynı hatayı. Zekeriya Şen’in listesinde Armageddon Türk’ün Anadolu Lo-Fi albümü var. Bu özensizlik, lakaytlık değil kepazeliktir. Armageddon Türk ne ya? Müziğin cazla alakası yok zaten de benim asıl merak ettiğim bu herif gerçekten bu müziği dinlemiş ve sevmiş mi? En büyük hayal kırıklığım ise Sevin Okyay oldu. Şenay Lambaoğlu’ndan Hayat Defteri albümünü seçmiş. Bu caz falan değil ki. Yaptığınız şey, bir avuç insanın çıkar gütmeyen, karşılıksız, rafine ve yüce bir çabayla diri tuttuğu şeyi bayağılaştırmaktır. Nezaketsizlik, saygısızlık, lakaytlıktır.
2021 yılında çıkan albümler içerisinde, üzerinde kalem oynatmaya değer tek bir tane vardı: Faschismus. Çıkar çıkmaz yazmıştım.
Kimse listesine almamış. Adım gibi eminim duymamışlardır bile. Bundan başka da kayda değer albüm çıkmadı maalesef.
Hülya Tunçağ almış listesine Faschismus'u ama yabancı albüm olarak