3 Comments
Nov 4, 2023Liked by Fatmagül'ün Yengesi

Yine yer yer sivri, eğlenceli bir yazı yazmışsınız yine.

Ben yazının başındaki "bilim" tanımlarına takıldım. TDK'nın tanımını kolayca anlayamamış olmanızda bir gariplik yok çünkü acayip ve Camridge'ninkinden farklı; çeviri ise bile "çeviri" değil. Cambridge tanımı kendi içerisinde gayet tutarlı; google translate ile çevrildiğinde başı sonu belli, terminolojik olarak tutarlı bir cümle çıkıyor. TDK'nınki derinde zihinsel ayırt etme sorunu bulunan, kulaktan duyma bir kaç kavramadığı terimi kullanan bir ekşi sözlük yazarı tarafından yazılmış gibi ve tüy dikecek biçimde absürdmüş. Niçin "absürd" dediğimi siz bulun :)

Expand full comment

Dilinize sağlık, keşke dinmeseymiş diyecekleriniz. Yazı güzelliğinin yanında başladığı makamdan sonra gezintiye çıkmış, arada bir iki seyre gelip sonra küt diye bitmiş bir taksim gibi olmuş. Tabi çalışılıp gelmiş taksime yeğdir.

İki üç laf da benim edesim geldi, affınıza sığınarak, rol çalmaksızın.

Aktarım yerine yığılımlı/birikimli tercih ederdim. Bu biriktirme veya yığmadan bahsederken de düzenden dem vuruyoruz aslında. Öylesine bir istif değil çünkü bu. Düzeni/sistemi bilen herkesin anlayabileceği ve üzerine koyabileceği türden bir biriktirme. Cumulative…

---

Dinde daima sanat vardı. Bunca hayal gücüyle oluşturulmuş hikaye varken, olmaması çok mümkün değil aslında. Yakın zamanda olan şu ki, hikayelerin doğrudan işaret ettiklerinin ve anlatımın gerçekliği boşa düşünce, işin sadece sanat-sal kısmı kaldı. Hal böyleyken din dışı sanatla dinin bir farkı kalmadı. Bu durum, sanatın dinin yerine geçmesini sağlamış oldu.

Din işte böyle bir şey aslında. Bugün sanat onun yerini almış gibi düşünüyoruz. Oysa kurgular üzerinden toplaşmanın genel adını din koymak bana makul görünüyor. Yani aslında dinin hakim olmadığı bir dünya yok demeye getiriyorum, işte öyle de dindarım.

---

Şimdi tabi müşterek taksim lafının hiç edilmediği bir doğaçlama yazısı bence edisyondan geçmemeliydi ama içerebileceği bir ton yükün altında ben de kalmamak için kenar duruyorum. Belki de irticalen meşk demeliyim.

Satrançtaki rekabetin elbette aynısı olmasa da bir türünün müşterek taksimlerde yer yer var olduğunu düşünüyorum. Üstelik bazen galibi, mağlubu da olabiliyor bunun.

https://www.youtube.com/watch?v=4k-qR1p_Udg

---

Şöyle bir düşününce, improvisation, irtical ve doğaçlama kelimelerinin köklerini incelemek ve işaret ettikleri anlamı düşünmek keyif veriyor insana. Daha fazla rol çalmayalım.

Bu yüzden benim bize önerim tokaçlama olurdu. 3 yaşında bir abdal yavrusunun eline saz diye tutuşturdukları çamaşır döveceği olan tokaç. Murat Salim olan değil. Ltf, tşk.

Expand full comment