Nihayet metronomu yerlerde sürünmeyen, Avrupa cazından beslenmeyen, ‘swing’li, ‘groove’lu hakiki bir caz albümü! Üç müzisyen de müthiş bir uyumla çalmışlar ve diplomatça olmayan, samimi bir nezaketle eşlik etmişler birbirlerine. Apostolos Sideris’i dinlerken titiz bir evrak memurunu izler gibi rahatlıyor, gevşiyorum. Volkan Öktem ise sürekli yeni çeşniler katarak dinleyicinin dimağını taze tutuyor. Her gerçek usta gibi ustalığını icra ederken rahat, dingin ve doğal. Dinleyende “ben de yaparım” hissi uyandırıyor. Aynılarını Can için de söyleyebilirim. Kaan Bıyıkoğlu’ndan sonra memleketin en iyi caz piyanisti Can bana kalırsa. Her doğaçlaması düğümü, serimi olan; anlamlı, akıcı ve insanı sıkmayan cümlelerle konuşan bir müzisyen. Besteciliğini ise sıradan buluyorum. Tekerlek izinden gidiyor. Dinleyiciyi zorlayan veya yakalayan şeyler bulmak zor. Bir de Allah aşkına bu caz bestecilerindeki Karadeniz sevdası nedir ya? Blacksea diye bir beste yapayım, kemik gibi sert bir 7/8 iskeleti olsun… Bu kadar mı soyutlayabildin yani? Senem Diyici’sinden Fahir Atakoğlu’na hepsi aynı formülle sözde Karadeniz müziği besteliyorlar. Buna soyutlama değil karikatürleştirme denir. Senkop yerlerinde de “uy uy” deseler tüy dikmiş olurlar bence. Denemeli.
Discussion about this post
No posts
uyuy'lusunu fuat saka aranjeleriyle ismail türüt yaptıydı fakat sanırım o seviyeye gelemezler öyle birden bire.
bir diğer husus da cazcıların aşık veysel saplantısı.